Yıllar sonra sevilmiştim

Telefonun kilidini açtığımda ekran beyaz bir ışıkla aydınlandı. Gözlerim bir anda mesajlara ve notlara kaydı. Telefon, eşimin asla benimle paylaşmadığı bir hayata ait gibiydi. Çeşitli mesajlar, arama kayıtları ve bir fotoğraf albümü vardı. Kalbim çarpıyordu; bu neydi? Arama listesine baktığımda, numaraların çoğunun kayıtlı olmadığını gördüm. Ama bir isim dikkatimi çekti: Ali Usta. Bu isim bana hiç tanıdık gelmiyordu.

Mesajları açtım. En son gönderilen mesajda, “Akşam her şey hazır olacak. Sadece senin imzan gerekiyor,” yazıyordu. İmza mı? Neden bir şey imzalaması gerekiyordu ki? Mesaj, bir iş anlaşmasını andırıyordu ama bu kadar gizemli bir şekilde saklanması beni hem korkuttu hem de meraklandırdı.

Albümdeki fotoğraflara tıkladım. İçlerinde, eski bir ahşap bina, birkaç yerden çekilmiş sokak görüntüleri ve üzerinde tarih yazan bir belge vardı. Belge bulanıktı, ama bir miras ya da araziyle ilgili gibi görünüyordu.

 

 

O an kafamda birçok soru dönmeye başladı. Eşim bu gizemli telefon ve belgelerle neyin peşindeydi?

Eve dönüp her şeyi açıkça konuşmaya karar verdim. Telefonu çantama koyup dışarı çıktım. Yolda düşüncelerim karmakarışıktı. Ona güvenmiştim, her zaman güvenmiştim. Ama neden bana hiçbir şey anlatmamıştı?

Eve vardığımda eşim hâlâ hazırlanıyordu. Beni görünce şaşırdı. “Bu kadar hızlı mı döndün?” diye sordu. Elimde telefonu gösterdim. Gözleri hemen telefona kilitlendi. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

“Bunu cebinde buldum,” dedim. “Bana anlatmadığın bir şey mi var?”

Bir an sessiz kaldı, sonra derin bir nefes aldı. “Bu, aslında sana bir sürpriz olacaktı,” dedi. Sesi sakin ama tedirgindi.

 

 

“Sürpriz mi?” diye sordum. “Bunu bana anlatmadan, gizlice mi sürpriz yapacaktın?”

Eşim koltuğa oturup ellerini saçlarına götürdü. “Tamam,” dedi. “Her şeyi anlatacağım. Ama önce bana söz ver, sakin olacaksın.”

Söz verdim. Oturdum ve gözlerinin içine baktım.

“Birkaç aydır bu işin peşindeyim,” dedi. “Aslında bu iş görüşmesi dediğim şey, bir arsa satın almayla ilgiliydi.”

“Arsa mı?” dedim şaşkınlıkla.

 

 

“Evet. Hatırlıyor musun, sana hep bir sahil kasabasında küçük bir ev hayalimden bahsetmiştim? Seninle huzurlu bir hayat yaşayabileceğimiz, şehirden uzak bir yer. O hayali gerçekleştirmek için uğraşıyorum. Bu telefon da bu işle ilgili.”

Bir süre ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerim dolmuştu. “Ama neden bana söylemedin? Neden her şeyi gizli tutuyorsun?”

“Çünkü seni hayal kırıklığına uğratmaktan korktum,” dedi. “Eğer işler yolunda gitmezse, ya bu hayalimizi gerçekleştiremezsem diye endişelendim. Önce her şeyi yoluna koymak istedim, sonra sana sürpriz yapacaktım.”

Telefonun içindeki belgeleri, mesajları açıklamaya başladı. O ahşap bina, satın almak istediği evmiş. Tarihler, gerekli belgeleri toplama sürecini gösteriyormuş. Ali Usta ise o evi restore edecek olan mimarmış.

Eşimin gözleri dolmuştu. “Beni yanlış anlamanı istemem. Hayatımda senden daha önemli kimse yok. Sadece sana güzel bir hayat sunmak istedim.”

 

 

O an kalbim rahatladı. Şüphelerim bir bir dağıldı. “Ama bir daha böyle bir şey yapma,” dedim. “Birlikteyiz. İyi ya da kötü, her şeyi birlikte yapmalıyız.”

Başını salladı. “Haklısın. Sana her şeyi anlatmam gerekirdi. Ama söz veriyorum, bundan sonra her adımı birlikte atacağız.”

O akşam, eşimle uzun uzun konuştuk. Bana o evin fotoğraflarını gösterdi, nasıl bir yer olacağını hayal ettiğini anlattı. Onun heyecanını gördükçe içim huzurla doldu.

Bazen güven, sevgi kadar önemlidir. Ve o an anladım ki, eşim tüm bu çabaları yalnızca benimle daha mutlu bir hayat kurabilmek için yapmıştı.