Tek Evladımız olan Kızımla

Köy yolunda ilerlerken, içimde bir garip his vardı. Hem damadımla bu kadar samimi bir plan yapmış olmanın verdiği heyecan hem de kızım Leyla’ya bir şey saklıyor olmanın yarattığı hafif bir suçluluk duygusu… Ama sonra düşündüm; damadım Murat, sadece biraz kafa dinlemek istiyordu. Hem onunla sohbet etmek, güldüğümüz o anları paylaşmak bana da iyi gelmişti.
Köyün dışındaki eve vardığımda, Murat beni güler yüzle karşıladı. “Nermin anne, hoş geldin! Yolculuğun rahat geçti mi?” diye sordu. Evin huzurlu, sakin atmosferi hemen dikkatimi çekmişti. Şehir hayatının karmaşasından uzak, doğanın kucağında bir yer… Bu değişiklik gerçekten bana iyi gelecekti.
Oturduk, çay yaptık ve keyifle sohbet etmeye başladık. Murat, iş yerinde yaşadığı zorluklardan bahsederken, ben de eşimi kaybettikten sonra hissettiğim boşluktan söz ettim. Onunla bu kadar açık bir şekilde konuşabileceğimi hiç düşünmemiştim. O da bana saygıyla dinliyor, zaman zaman espriler yaparak ortamı yumuşatıyordu. Gülmek gerçekten iyi geliyordu, o anda yaşadığımız her şey çok doğal ve masumdu.
Ama sonra, akşam üzeri hava kararmaya başladığında içime bir huzursuzluk çöktü. Kızım Leyla aklımdan çıkmıyordu. Belki de bana kızacağını, bu durumu yanlış anlayacağını düşünerek mi bu kadar tedirgindim bilmiyorum. Damadım, bakışlarımı fark etmiş olmalı ki “Nermin anne, bir şey mi düşündün? Keyfin mi kaçtı?” diye sordu.
“Yok Murat, sadece Leyla’yı düşünüyorum. Bize kızar mı diye endişelendim,” dedim hafif bir gülümsemeyle.
“Üzülme Nermin anne, Leyla’ya biraz zaman tanı. O her şeyi kontrol etmeyi seven biri, ama zamanla daha rahat olur, eminim,” dedi. Bu sözleri beni biraz rahatlattı. Murat’la her zamanki gibi sohbet ettik, güldük, anılarımızdan bahsettik.
Gece ilerledikçe, içimde garip bir his büyüyordu. Sanki burada olmam bir şeyleri değiştirecek gibiydi. Dışarıda rüzgar hafif hafif esiyordu, içerideki huzurlu ortam ise her şeyi daha da tuhaf kılıyordu. O an, Murat’ın gözlerinde bir parıltı gördüm. Önce bir şey söylemedi, ama sonra derin bir nefes aldı ve gözlerime baktı.
“Nermin anne, sana bir şey itiraf etmem gerek,” dedi usulca.
İçimdeki huzursuzluk birden daha da büyüdü. “Ne oldu Murat, ne diyeceksin?” diye sordum endişeyle.
Bir an duraksadı, sonra gözlerini kaçırdı. “Son zamanlarda hissettiklerim… bilmiyorum, garip şeyler hissediyorum,” dedi. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum, ama söylemekten çekiniyordu.
“Ne demek istiyorsun Murat?” diye sordum, biraz sert bir tonda. Gözlerimdeki kararlılığı fark etmiş olmalı ki, daha fazla saklayamayacağını anlamıştı.
“Seninle konuşmak, vakit geçirmek bana o kadar iyi geliyor ki… Ama sanırım bu hisler sadece basit bir sohbetten ibaret değil,” dedi.
Bir an için ne diyeceğimi bilemedim. O an her şeyin durduğunu hissettim. Damadımın böyle bir itirafta bulunması, tüm dengemi alt üst etmişti. İçimde büyük bir öfke ve hayal kırıklığı yükselmeye başladı. “Murat, sen ne diyorsun? Bu yaptığın… bu söylediklerin kabul edilemez!” dedim titreyen bir sesle.
O ise panikledi. “Nermin anne, beni yanlış anlama, sadece hislerim karıştı. Leyla ile olan ilişkimde bazı sorunlar var, ama bu sorunlar seni üzmemeli, aramızdaki samimiyet bana karışık hisler yaşattı, belki de yanlış hissettim…” diye açıklamaya çalıştı.
Ayağa kalktım, içimden hızla uzaklaşmak geldi. “Bu evden hemen çıkmalıyım” dedim kendime. “Leyla’ya bunları anlatmam mümkün değil, ama Murat’la bir daha bu şekilde karşı karşıya gelmemeliyim.” Murat’ın şaşkın bakışları altında kapıya doğru yürüdüm.
“Nermin anne, lütfen! Ben sadece biraz karıştım, seni üzmek istememiştim!” diye arkamdan seslendi.
Kapıyı açtım ve hiç geri dönüp bakmadan dışarı çıktım. Soğuk hava yüzüme çarparken, içimde kopan fırtına dışarıdaki rüzgardan daha büyüktü. Leyla’yı düşündüm. Ona her şeyin yolunda olduğunu söylemek zorundaydım. Ama bir şeyler değişmişti artık, bunu biliyordum.
Dışarıda sabaha kadar oturup düşündüm. Tekrar eve dönmeli miydim? Leyla’ya ne diyecektim? Ama bir şey kesindi: Damadımla aramda artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı.