Eşim iş için evden çıktıktan hemen

“Ne oldu, tam olarak ne tür sesler duyuyorsun?” diye sordu. Sesi endişeliydi.

“Ahmet, bilmiyorum nasıl açıklayacağımı… Sanki evde başka biri varmış gibi geliyor. Ayak sesleri duyuyorum ama evde yalnızım. Eşim de biraz önce çıktı. Seninle konuşmazsam panik yapacağım,” dedim hızlıca. Sesim titriyordu.

Ahmet’in sesi sakinleşti, “Tamam, merak etme. Belki de sadece rüzgardır ya da kedidir. Ama eğer gerçekten korkuyorsan yanına gelebilirim. Yakındayım zaten.”

Bir an tereddüt ettim. Aslında sadece konuşmak istemiştim. Ahmet’in gerçekten buraya gelmesini beklemiyordum. Ancak o anda, onun burada olmasının beni rahatlatacağını hissettim. “Eğer gerçekten gelebilirsen iyi olur, Ahmet. Sanırım biraz panik yaptım,” dedim.

Ahmet birkaç dakika içinde kapının önündeydi. Onu içeri aldım ve olanları anlattım. “Evde garip bir enerji var sanki, bu sabah eşim çıkarken de hissettim bunu. Sesleri duyduğumda biraz tedirgin oldum. Sanırım saçma sapan şeyler düşünüyorum,” dedim, biraz utanarak.

Ahmet gülümsedi, “Panik yapma, her şey yolunda. İstersen birlikte evi kontrol edelim.” dedi. O sırada, salondan hafif bir ses daha geldi. İkimiz de dikkat kesildik. Ahmet yavaşça sesin geldiği yöne doğru ilerledi, ben de hemen arkasındaydım.

Ses, salondaki pencerenin önünden geliyordu. Perdeler rüzgarla hafifçe sallanıyordu ama dışarıdan herhangi bir şey görünmüyordu. Ahmet camı kapatıp kilitledi, “Sanırım sadece rüzgar, korkmana gerek yok,” dedi.

Derin bir nefes aldım ve biraz rahatladım. Ama Ahmet’in varlığı bile kalbimi hızla çarptırıyordu. Göz göze geldiğimizde, bir an için aramızda garip bir elektriklenme hissettim. Ahmet hafifçe gülümsedi ve “Her şey yolunda. Ama eğer korkarsan ya da yalnız kalmak istemezsen, bana haber ver,” dedi.

Onu kapıya kadar geçirdim. Kapıyı kapatmadan önce, “Teşekkür ederim Ahmet, iyi ki geldin,” dedim.

O sırada, eşimin arabasının sesi apartmanın önünde duyuldu. “Görüşürüz,” dedi Ahmet hızlıca ve hemen uzaklaştı. Kalbim yine hızla çarpmaya başladı. Eşim içeri girdiğinde yüzündeki ifadeden bir şeylerin farkında olduğunu anladım. Ama henüz bir şey söylemedi. Sadece gözleriyle beni süzdü.

“Her şey yolunda mı?” diye sordu, yüzünde beliren hafif bir gülümsemeyle.

“Neden ki? Evet, evet, her şey yolunda,” dedim, gergin bir şekilde gülümsemeye çalışarak.

Eşim bana doğru bir adım attı ve omuzlarımdan tutarak gözlerimin içine baktı. “Bilmiyorum, sanki bir şey olmuş gibi,” dedi.

O an, boğazım düğümlendi. Ahmet’in gelişi ve ardından yaşananlar aklımdan hızla geçerken, eşime ne söylemem gerektiğini düşündüm. Ona gerçeği söyleyebilir miydim? Peki ya Ahmet ile hissettiğim o anlık gariplik?