Daha 2 aylık yeni evliydim
Evde sıkıldığım bir gün, biraz hava almak için dışarı çıktım. Dışarısı, taze bir başlangıç yapabileceğim bir yer gibi geliyordu. Sokaklar, insanlar, parklar… Hepsi bana bir nebze olsun rahatlama sağlayabilirdi. Ancak, gördüğüm manzara beni adeta donakalmış bir halde bıraktı.
Sevdiğim kişi, en yakın arkadaşımın yanında duruyordu. İkisi de oldukça neşeli görünüyordu. Gözlerim, onların arasındaki samimiyeti ve gülüşmeleri görmezden gelemezdi. Kalbim hızla çarpmaya başladı, nefes almakta zorlandım. Bir an için onların bana ihanet ettiğini düşündüm ve bu düşünce, içimde büyük bir acıya yol açtı.
Adımlarım ağırlaştı, onlara yaklaşmak istemedim ama gözlerim başka yöne de bakamıyordu. Bir anlığına durup onları izledim. Gözlerim dolmuştu ve kalbimdeki kırgınlık, bir bıçak gibi saplanıyordu. Ne yapacağımı bilemedim, geri dönüp eve mi gitsem yoksa onları yüzleşmek için mi yanlarına gitsem? İkisi de birbirine sarılmış ve etrafındaki insanları umursamadan konuşuyorlardı.
Sonunda, dayanamayıp yanlarına gittim. Sesim titreyerek, “Bu ne demek oluyor?” dedim. Her ikisi de şaşkınlıkla bana baktı. İlk kez, hayatımda böyle bir ihanetle yüzleşiyordum. Sevdiğim insanın ve en güvendiğim arkadaşımın böyle bir şey yapabileceğine inanmak istemiyordum. Onların gözlerindeki pişmanlık ya da utanç, bana yeterli gelmedi.
O an anladım ki, bazı yaralar zamanla geçer, ancak bazıları ömür boyu kalır. Onlara sırtımı dönüp, ağır adımlarla oradan uzaklaştım. İçimdeki boşluk ve hayal kırıklığıyla ne yapacağımı bilemeden, adeta kendimi yeniden bulmaya çalıştım.
Bu olay bana, güvenin ne kadar kırılgan bir şey olduğunu ve insanların bazen beklenmedik şekillerde değişebileceğini gösterdi. Kendimi toparlamam zaman aldı ama sonunda, hayatıma devam etmeyi ve kendime yeni bir başlangıç yapmayı başardım.