bir yüzük almıştı
Şüphe ve Gerçeklerin İzinde
Telefonu kapattığımda ellerim titriyordu. Anneden duyduklarım zihnimde yankılanıyordu. Saat 22:30’da iyi geceler mesajı atan birinin, o saatte dışarıda olması beni daha da şüpheye düşürmüştü. İçimdeki sıcak sıvı hissi yerini soğuk bir korkuya bıraktı. Daha önce hissettiğim bu duyguyu unutmak istemiştim ama şimdi tekrar ortaya çıkmıştı.
“Ya yine aynı şeyi yaşıyorsam?” diye düşündüm. İçimdeki güvensizlik beni sarstı. Onu tekrar aramaya cesaret edemedim, ama içim içimi yiyordu. Kendi kendime, “Huzurlu bir ilişki bu kadar zor mu?” diye sormadan edemedim.
Karşılaşma
Akşamüstü beni aradığında sesi her zamanki gibi sakindi. Neşeliydi hatta. Bunu duyunca sinirlerim daha da gerildi. “Dün gece neredeydin?” diye sorduğumda bir anlık bir duraksama oldu. Sonra, “Arkadaşlarla biraz dışarı çıkmıştım, geç oldu, direkt eve geçtim,” dedi. Bu sözler beni sakinleştirmek bir yana, iyice şüphelendirdi.
“Arkadaşlarla mı? Bana neden söylemedin? 22:30’da bana iyi geceler mesajı attın, sonra dışarı mı çıktın?” dedim. Sesimdeki öfkeyi belli etmemeye çalışıyordum ama bu sorular bir sorguya dönüşüyordu.
“Böyle şeyleri büyütmeye gerek yok,” dediği anda, içimdeki kırılganlık yerini öfkeye bıraktı. Bu tavır beni rahatsız ediyordu. “Sadece dürüst ol,” diye ısrar ettim. Ama sözleri belirsizdi, açıklamaları yeterince ikna edici değildi. O an, içimde bir şeylerin yanlış gittiğinden emindim.
Yüzüğün Anlamı
Konuşmayı bitirip telefonu kapattıktan sonra, yüzüğümü avucuma aldım. Bu yüzük, onun dediği gibi hiçbir anlam taşımıyor muydu gerçekten? Yoksa benim verdiğim anlam mı ağır basıyordu? Yüzüğe baktığımda, artık bir sevginin sembolü değil, belirsizliğin ve kaygının bir hatırlatıcısı gibiydi.
“Yüzük neden sürekli düz dönüyor?” diye düşünmeden edemedim. Belki de bu tamamen benim aklımın bir oyunu, ama ya değilse? O geceden beri bu yüzüğe baktıkça içimdeki huzursuzluk daha da büyüyordu.
Gerçeklerle Yüzleşme
Bir sonraki gün, tüm cesaretimi topladım ve onunla yüzleşmeye karar verdim. Sessiz bir yerde buluştuk. O, her zamanki gibi sakin görünüyordu. Ama ben içimde bir volkan taşıyordum. Ona direkt olarak sordum: “Bana dürüst olmanı istiyorum. Dün gece neredeydin ve neden beni habersiz bıraktın?”
Bu kez gözlerini kaçırmadı ama uzun bir süre konuşmadı. Sanki doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu. Sonunda, “Gülseren, dün gece biraz kafa dağıtmam gerekiyordu. Arkadaşlarla çıktım, ama bunun seni bu kadar rahatsız edeceğini düşünemedim,” dedi.
Bu açıklama beni ne tatmin etti ne de yatıştırdı. “Kafa dağıtman gerekiyorsa, bunu bana söylemek bu kadar zor mu? Neden beni bu kadar dışarıda bırakıyorsun?” dedim. Onun sessizliği, her şeyin cevabı gibiydi. Bazen söylenmeyen kelimeler, söylenenlerden daha çok şey ifade eder.
Yeni Bir Yol
O gün, ilişkimizin temelinde eksik olan şeyin ne olduğunu fark ettim: güven. Güvensiz bir temel üzerine sevgi inşa etmek mümkün değildi. Onun dürüst olmamak konusundaki tavrı, benimse sürekli şüphe içinde hissetmem, bizi birbirimizden uzaklaştırıyordu.
Eve döndüğümde yüzüğü bir kez daha elime aldım. Bu yüzük, artık hayatımdaki bir dönemin sona erdiğinin sembolüydü. O yüzüğü çekmeceye kaldırırken, kalbimde bir huzur hissettim. Evet, yalnız olacaktım ama bu yalnızlık, güvensizlikle dolu bir ilişkide olmaktan daha iyiydi.
Kendini Bulmak
O günden sonra, kendime yeni bir yol çizdim. Hayatımda eksik olan sevgi, önce kendime olan sevgimdi. Kendi değerimi bilmek, başkalarına sınır koyabilmek ve hak ettiğim güveni istemek gerekiyordu.
Bazı geceler, o yüzüğe bakıyorum ve içimden “Bana öğrettiklerin için teşekkür ederim,” diyorum. Çünkü o yüzük, sadece bir aksesuar değil; benim hayatımda daha güçlü bir kadın olmam için bir hatırlatıcı oldu.
Artık biliyorum ki, sevgi, güven olmadan hiçbir şey ifade etmiyor. 🌹