Ama her günde olmaz ki

Bu durum artık dayanılmaz bir hâl almıştı. Her gün, her saat, sanki üzerimde ağır bir yük taşıyordum. Onu üzmek istemiyordum ama bu sürekli zorlanma, beni yavaş yavaş tüketiyordu. İçimde bir şeylerin değişmesi gerektiğini biliyordum. Ama nasıl? Bir çözüm bulmalıydım, hem onu üzmeyecek hem de kendimi bu baskıdan kurtaracak bir çözüm…

Bir gün, sabah uyandığımda, her şeyden önce içimde bir rahatlama hissettim. Bu his, bana cesaret verdi. Artık bu döngüyü kırmanın zamanının geldiğini biliyordum. Onunla konuşmaya karar verdim, fakat bunu nasıl yapacağımı düşünüyordum. Kendimi en doğru şekilde ifade etmek istiyordum, ne hissettiğimi ve bu durumun beni nasıl etkilediğini anlatmalıydım. Ancak onu da anlamalıydım, çünkü bu sorun sadece benim değil, onun da sorunu olabilirdi.

O gün akşam, bir araya geldiğimizde, derin bir nefes aldım ve ona dönerek dedim ki:

“Bir süredir içinde bulunduğumuz durum beni çok zorluyor. Seni üzmek istemediğim için elimden geleni yapıyorum ama artık bunun sürdürülemez olduğunu hissediyorum. Bu şekilde devam ederse, ikimiz de bundan zarar göreceğiz. Bu durumu birlikte konuşup bir çözüm bulabilir miyiz?”

O an sessizce bana baktı, gözlerinde bir anlayış parıltısı vardı. Belki de o da aynı şeyleri hissediyordu ama bunu dile getirmekten çekiniyordu. Sessizlik uzun sürdü, ama sonunda hafif bir gülümsemeyle, “Haklısın,” dedi. “Bu konuda seninle daha önce konuşmam gerekirdi. Belki de birlikte bir çözüm bulabiliriz.”